Söz Dinlemeyen Çocuğa Okunacak Dua - Şartları Neler

Söz Dinlemeyen Çocuğa Okunacak Dua

1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (1 votes, average: 5,00 out of 5)
Loading...
Anasayfa > Genel > Söz Dinlemeyen Çocuğa Okunacak Dua
27 Ekim 2021
456 okunma
Söz Dinlemeyen Çocuğa Okunacak Dua

Kadın ve erkeklerin hayatları boyunca en çok sahip olmak istedikleri şeylerden bir tanesi de bir çocuklarının olmasıdır. Annelik veya babalık duyguları bu dünya da tarif edilemeyecek kadar güzel olan duyguların en başında gelir. Kız ya da erkek fark etmeksizin bir çocuğa sahip olmak bu dünyaya getirilen yeni bir birey ve en büyük mucizelerden bir tanesidir.

Çocukların her birinin kendilerine ait bir dünyası bulunmaktadır. Her birinin kendilerince kurduğu, mutlu olduğu hayalleri vardır. Bu hayaller tüm hayatlarını kaplayabilmektedir. Tıpkı oyunları gibi dünyalarını da bu hayallere göre kurmaktadırlar. Bu sebeple biz büyükler olarak onların dünyalarını ve hayallerini bazen anlayamayabiliriz. Bu anne babalar olarak çocuklarını onların dilinden anlayarak yetiştirebilmeleri açısından zorlayıcı olabilmektedir.

Her anne baba çocuklarının akıllı, uslu ve hayırlı bir evlat olmasını istemektedir. Ancak bazı çocuklar bu düşünceye uyum sağlayamamaktadır. Bu sebeple aileler bu konuda çok fazla zorluk çekebilmektedir.

Yaramaz çocuk kavramı insanların hayatlarında büyük bir yer kaplamaktadır. Birçok çocuk aileleri tarafından zapt edilememektedir. Çocukların dilinden anlamak bazı zamanlarda çok zor olabildiği gibi anne ve babalarda oluşan yorgunlukla beraber imkânsız bir hale gelebilmektedir. Bu sebeple kişiler birçok yola başvurmaktadır.

Bu yollardan bazıları çocuklar adına zararlı olabilmekteyken bazıları ise doğal yöntemlerden ulaşmaktadır. Bu yöntemlerden en doğalı ise kişilerin Allah’a sığınmalarıdır. Çocukları için bol bol dua ederek onların daha akıllı ve uslu bir şekilde olmasına dair yardımı Allah’tan bekleyebilir. Bu dualardan bir tanesi Rad Suresi’dir.

Rad Suresi: “Sizden sözü gizleyenle açığa vuran, gece gizlenenle gündüz açığa çıkan, O’nun açısından eşittir (hepsini görür ve bilir). Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allah’ın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murad etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah’dan başka bir veli de bulunmaz. Size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve o yağmur yüklü bulutları meydana getiren O’dur. Gök gürültüsü O’na hamd ile, melekler de O’nun korkusundan dolayı O’nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah’ın çarpması pek çetindir. Gerçek dua O’nadır. O’nun dışında yalvarıp durdukları ise onlara hiçbir şeyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa ağzına su gelsin diye iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duası hep bir sapıklık içindedir. Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah’a secde ederler.  De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” De ki: “Allah’dır”. De ki: “Allah’dan başkalarını, o kendi kendilerine ne bir fayda, ne de bir zarar verebilenleri dostlar mı ediniyorsunuz?” De ki: “Hiç kör ile gören bir olur mu? Hiç karanlıklarla aydınlık bir olur mu?” Yoksa Allah’a, O’nun gibi yaratan birtakım ortaklar buldular da, bu yaratış kendilerince birbirine benzer mi göründü? De ki: “Allah, her şeyi yaratandır. O, birdir. Her şeye üstün ve kahredicidir.” Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi miktarlarınca sel olup aktılar. Sel de suyun yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zinet eşyası veya bir değerli mal yapmak için, ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. İşte Allah hak ile batılı böyle çarpıştırır. Fakat köpük atılır gider, insanlara faydası olan ise yerde kalır. İşte Allah böyle misaller verir. Rablerinin emirlerine uyanlar için daha güzeli vardır. O’na itaat etmeyenler ise, yeryüzünde bulunan ne varsa hepsi kendilerinin olsa da onu ve bir o kadarını bütünüyle kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. İşte onlar, hesabın kötüsü kendileri için olanlardır. Varacakları yer de cehennemdir. Orası da ne fena yataktır. Şimdi Rabbinden sana indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen bir kimse, kör olan bir kimse gibi olur mu? Fakat bunu ancak üstün akıllı ve temiz vicdanlı kimseler idrak ederler. Onlar ki, Allah’ın ahdini yerine getirirler ve antlaşmayı bozmazlar. Ve onlar ki, Allah’ın riayet edilmesini emrettiği şeye riayet ederler ve Rablerine saygı gösterirler ve hesabın kötülüğünden korkarlar. Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır. Adn cennetlerine girecekler, atalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapıdan yanlarına girip şöyle diyecekler: “Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!” Allah’ın ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah’ın birleştirilmesini emrettiği bağlantıları koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, işte lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradır. Allah, dilediği kimseye rızkı genişletir de, daraltır da. Onlar ise dünya hayatı ile ferahlanmaktalar. Oysa düna hayatı ahiret hayatının yanında bir yol azığından ibarettir. Yine o iman etmeyenler diyorlar ki: “Ona Rabbinden bir âyet indirilseydi ya.” De ki: “Hakikaten Allah, dilediğini şaşırtır ve kendisine gönül vereni de hidayete erdirir.” Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah’ın zikri ile yatışır. Onlar ki, iman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir, ne mutlu onlara, varacakları yer de ne güzeldir!  İşte seni böyle, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahmân’a küfredip dururlarken, sen onlara sana vahyettiğimiz kitabı okuyasın. De ki: “O Rahmân benim Rabbimdir, O’ndan başka tanrı yoktur. Ben O’na dayandım, tevbem de O’nadır. Bir Kur’ân ki, onunla dağlar yürütülse veya onunla yer parçalansa veya onunla ölüler konuşturulsa (o yine bu Kur’an olurdu). Fakat emir bütünüyle Allah’ındır. İman edenler, kâfirlerden ümit kesip daha anlamadılar mı ki, Allah dileseydi, elbette insanların hepsine toptan hidayet buyururdu. O küfürde direnenlerin kendi sanatlarıyla başlarına musibet inip duracak, ya da yurtlarının yakınına konacak. Nihayet Allah’ın vaadi gelecek. Muhakkak ki, Allah vaad ettiği zamanı şaşırmaz. Andolsun ki, senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ben de o kâfirlere bir süre için meydan verdim. Sonra da tuttum onları cezalandırdım. O vakit azabım nasıl imiş (gördüler). Bütün kazandıklarıyla her bir nefsin üzerinde böylesine hükümran olan başka kim vardır? Böyle iken tuttular da Allah’a ortaklar uydurdular. De ki: “Onlara isimler verip durun bakalım. Siz O’na yeryüzünde bilmediği bir şey mi haber vereceksiniz? Yoksa anlamı olmayan kuru bir laf mı? Doğrusu küfre sapanlara kendi oyunları güzel gösterildi de yoldan saptırıldılar. Allah her kimi saptırırsa, artık onu yola getirecek kimse yoktur. Onlara dünya hayatında bir azap vardır. Ahiret azabı ise elbette daha çetindir. Onları Allah’dan koruyacak da yoktur. Müttakilere vaad olunan cennetin misali şöyledir: Altından ırmaklar akar durur, yemişleri süreklidir, gölgeleri de. İşte bu, takva yolunu tutanların akıbetidir. Kâfirlerin akıbeti de ateştir. Bir de kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen (vahiy) le sevinç duyuyorlar. Bununla beraber hizipleşenlerden, âyetlerin bir kısmını inkâr edenler de vardır. De ki: “Ben ancak Allah’a kulluk etmekle ve O’na şirk koşmamakla emrolundum. Ben O’na davet ediyorum, dönüşüm de O’nadır.” Ve işte biz o Kur’ân’ı Arapça bir hüküm olarak indirdik. Yemin olsun ki, eğer sen, sana vahiyle gelen bu bilgiden sonra onların keyiflerine uyacak olursan, sana Allah’dan ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu. Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan herhangi bir âyet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi değildir. Her ecel için bir yazı vardır. Allah dilediğini imha eder, dilediğini de yerinde bırakır. Ana kitap O’nun katındadır. Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, yine de sana düşen sadece tebliğ etmek, bize düşen de hesaba çekmektir. Görmüyorlar mı ki, biz yeri etrafından eksiltip duruyoruz. Allah öyle hükmeder ki, O’nun hükmünü engelleyecek kimse yoktur. O çok hızlı hesap görür. Onlardan öncekiler de hileler yapmışlardı. Fakat sonuçta bütün hileler(in cezası) Allah’a aittir. Her nefsin ne kazandığını O bilir. Bu dünyanın akıbetinin kime ait olduğunu kâfirler de yakında bilecekler. O kâfirler: “Sen Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber değilsin” diyorlar. De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter, bir de yanında kitap ilmi bulunan (yeter).”

Huysuz çocuklar için hangi dua okunur?
Çocuğun giydiği çamaşıra 3 cuma ikindi namazından sonra 1073 kez ihdinassiràdal müstegìm okunursa kötü huylarını bırakması ümit edilir. Ya da aralıksız 21 gün okunursa çamaşıra ekstra okunmasına gerek olmaz. – Yaramaz çocuğun sakinleşmesi için RAD SURESİ tavsiye edilmektedir.
Söz dinlemeyen çocuga ne yapmalı?
Çocuğunuz istekleri karşılanmadığında bağırıp çağırıyor, kendini yerlere atıyorsa sertleşip, ses tonunuzu yükseltip, kızmayın. Sakin ve yumuşak bir ses tonuyla kararlılığınızı ona hissettirin. Çocuk eğitiminde her zaman az konuşup, çok davranma prensibini kullanın.
Asi ve söz dinlemeyen çocuğa nasıl davranmalı?
Sınır doğru çizilmezse dışlanma yaşar. … Ya özgüvenini kaybederse korkusu… … Kızgın veya yalvarır dil kullanmayın. … Asla rüşvet vermeyin! … Önce hayır, sonra evet demeyin.
Söz dinlemeyen çocuğa nasıl davranılmalı Adem Güneş?
Çocuklar mutlaka dinlenmelidir. … Çocukları söz dinlemeyen anne ve babalar tutumlarında iş birliği içerisinde olmalıdır. … Söz dinlemeyen çocuklara bağırmak, ceza vermek ve onları azarlamak hiç de iyi bir çözüm değildir.
Çocukların sakinleşmesi için ne yapılır?
İçerideyken dışarı çıkmak, dışarıdayken iç mekânda sessiz bir yere geçmek de sakinleşmek için etkili olabilir. Duvarı İtmek: Bu teknik çocuğun dışarıya çıkmadan ve hatta odadan ayrılmadan stres hormonlarından kurtulmasını sağlayabilir. Çocuğunuzun duvarı 10 saniye boyunca 3 kez itmesini sağlayın.

İlginizi Çekilebilir;

 

Söz Dinlemeyen Çocuğa Okunacak Dua

Baş Ağrısı İçin Dua

Sınava Girerken Okunacak Dua